Bir susun
Tam gözaltındaki amiraller adliyeye sevk edildiği sırada Genelkurmay Başkanlığı bir açıklama yapıyor.
Ve, “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülmekte olan bir soruşturma kapsamında ortaya çıkan ciddi durumu değerlendirmek üzere, bugün Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı’nda Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görevli bütün Orgeneral ve Oramirallerin katılımı ile bir toplantı icra edilmiştir” diyor.
Bunun bir tek anlamı var, “biz yüksek rütbeli subayların yargı önüne çıkmasından rahatsızız, onları hemen serbest bırakın.”
Generallerin, “darbe zanlılarının” yargı önüne çıkmasından değil, sürekli olarak ordunun içinden darbe planlarının fışkırmasından rahatsız olmaları gerekiyor.
Ama onlar “hukukun” orduya dokunmasından rahatsızlar.
“Dokunmayın” diye feryat ediyorlar.
Genelkurmay Başkanı’nın “mahkeme kararına rağmen kendi izni olmadan kozmik odaya girilemeyeceğini” söylemesi de generallerin zihniyetini yansıtıyor, ordu “hukuk dışıdır”, hukuk ordunun işlediği suçlara karışamaz.
Buna öylesine inanıyorlar ki mahkemenin amirallerle ilgili kararını vereceği saatte bir açıklama yaparak “mahkemeyi de etkilemeye” çalışıyorlar.
Bence suç işliyorlar.
Üstelik yargıçları da çok zor durumda bırakıyorlar.
Tutuklanan amiraller tümüyle suçsuz olabilirdi, haklarındaki kuşkular mahkeme tarafından yersiz bulunabilirdi ve mahkeme o amiralleri serbest bırakabilirdi.
Ne olacaktı o zaman?
Herkes yargıçların “korktuğunu” düşünecekti.
Yargıçları etkilemeye ya da yargıçları şaibeli duruma düşürmeye hakları var mı?
Elbette yok.
Tabii, burada Yüksek Yargı’nın durumu da çok ilginç.
Yargıya böylesine açık bir “müdahaleye” rağmen Yüksek Yargı’dan en küçük bir itiraz gelmedi.
Peki, siz “bağımsız” Yüksek Yargı’nın bugüne dek askerlerin herhangi bir müdahalesini, muhtırasını, darbesini eleştirdiğini gördünüz mü?
Halkın iradesiyle işbaşına gelmiş sivil iktidarlara karşı neredeyse hasmane bir tutum takınıp ordunun bütün eylemlerini desteklemek nasıl bir hukukçuluk, nasıl bir adalet anlayışı, nasıl bir bağımsızlık?
Ordu darbe yapıp anayasayı değiştirir bütün Yüksek Yargı tebrike koşar.
Ordu 28 Şubat’ta postmodern darbe yapar bütün Yüksek Yargı, Genelkurmay salonlarında generallerin brifinglerini dinler.
Yargı bağımsızlığı dedikleri bu mu?
Zaman zaman hukuku da çiğneyerek “sivil iktidarı” sıkıştırma özgürlüğüne mi “bağımsızlık” diyorlar?
Genelkurmay açıkça yargıya müdahale ediyor, suç işliyor, Yüksek Yargı’dan tek ses yok.
Allahtan yürekli yargıçlar var.
Bu tehdidi hiç umursamadılar.
Genelkurmay, şartların değiştiğini göremiyor nedense.
Aralarından birilerinin, “arkadaşlar artık biz de hukuka uymak zorundayız, hukuk karşısında ayrıcalığımız olduğunu iddia etmek halkın büyük tepkisini çekiyor” demesi gerekiyor bence.
Şu anda, Balyoz Darbe Planı’yla ilgili gözaltılardan ve tutuklamalardan rahatsız görünüyorlar ama sanırım onları asıl tedirgin eden Üçüncü Ordu Komutanı’nın durumu.
Savcıların, Üçüncü Ordu Komutanı’na gelip ifade vermesi için tanıdıkları süre doluyor, o süre bittikten sonra ifade vermeye gitmezse polis zoruyla ifadeye götürülecek ki bu, bugüne dek rastlanılmış bir durum değil.
Kendisini “hukukun üstünde “gören bir ordu için böyle bir gelişme gerçekten sarsıcı.
HSYK’nın bütün uğraşmalarına rağmen yargıçların Savcı Cihaner’i serbest bırakmaması, yargının Üçüncü Ordu Komutanı’nın ifadesini almakta kararlı olduğunu gösteriyor.
Emekli orgenerallerin gözaltına alınması, amirallerin tutuklanması bir ordu için hoş bir durum değil ama bu kadar çok “darbe planı” yapmanın da bir bedeli var.
Ordu, böylesine “dokunulur” olmaktan huzursuzsa “darbe planlarının ve hazırlıklarının” hesabını önce kendisi sormalı, “ben sormam, kimseye de sordurmam” dönemi geride kaldı çünkü.
Ordu, “hukuku” reddederse kendi içinde de bir disiplin kuramaz, şimdiye kadar da kuramamış, ortaya çıkan darbe planları, son “parola” rezaleti bu disiplinsizliğin işaretleri.
Disiplinli, hukuka saygılı bir ordu olmaktan niye bu kadar gocunuyorlar?
Bir ordu için asıl kötü olan, disiplinsiz ve suçlu olmak değil midir?
“Disiplin ve hukuka saygı”, bu halkın bu ordudan beklediği budur.
Buna bu kadar direnecek ne var?