Ezbere Dayalı Bilgiden Ne Zaman Kurtulacağız?
Eğitim sorunlarımız içerisinde en önemli sorunlarımızdan bir tanesinin de günlük hayatta hiçbir işe yaramayan teorik bilgiler olduğu kanısındayım. Bilimsel olarak durağan bilgi denilen bu tür bilgiler eğitim sistemimizi oyalamaktan başka hiçbir işe yaramıyor maalesef. Öğrencilik hayatınızda birçok sınava girmişsinizdir. Sınav öncesi bir sürü bilgiyi ezberliyoruz… Sınavdan çıktıktan sonra maalesef hiçbirini hatırlamıyoruz. Çünkü ezberlemiş olduğumuz bu bilgilerin günlük hayatta bir karşılığı yoktur. İşimize yaramayan bu bilgileri çok kısa bir süre sonra unutuyoruz. Motivasyon amaçlı üniversite son sınıf öğrencilerine yönelik bir programa katılmıştım. Bu kadar öğrenciyi karşımda görünücü… Kendilerine bu öğretim yılının birinci döneminde görmüş olduğunuz derslerden hangilerini hatırlıyorsunuz dedim. Yanıt gayet basitti… Hocam hepsini unuttuk dediler. Peki, öyleyse neden bu boş bilgilerle uğraşıyoruz.
PISA Direktörü Andreas Schleicher ülkemiz eğitim sistemine yönelik yapmış olduğu bir eleştiride; “Öğrettikleriniz artık gereksiz.” ifadesini kullanıyor. Bunun sebebi; çağdaş eğitimde bizim ülkemizde olduğu gibi artık bilgiyi depolayan değil, bilgiye ulaşma yollarını öğrenen birey yetiştirilmesinin amaçlanmasıdır. Eğitimde “öğrenmeyi öğrenme” olarak ifade edilen bu becerinin asıl amacı; bireye temel becerileri kazandırarak, onun ihtiyacı olan bilgiye kendisinin ulaşmasını sağlamaktır. Ülkemizin PISA sınavlarında başarısız olmasının en önemli nedeni ezberci eğitim sistemidir. Matematiği bile çocuklara öğretirken formüllerle ve kalıplarla ezberlettiğimiz için sorular farklı bir şeklîlerde geldiğinde maalesef öğrencilerimiz yorum yapamıyorlar.
Aslında diğer ülkelere göre bizim ülkemizdeki bir öğrenci daha çok çalışıyor. Ülkemizde ezberci eğitim sebebiyle sosyal ve sportif faaliyetlere yeterince zaman ayrılmıyor. Eski Milli Eğitim Bakanımız Sayın Hüseyin ÇELİK’in de ifade ettiği gibi “tost yiyip test çözen bir nesil yetiştirdik.” Eğitim öncelikli olması gerekirken biz çocuklarımıza sadece sınav mantığında kullanılacak bilgileri öğrettik. Sosyalleşemeyen, yeterince spor yapamayan ve teknolojiye bağımlı mutsuz bir nesil yetiştiriyoruz. Çocuklarımızın mutlu olup olmadığına bakmadan yarış atı misali onları sınavlara hazırlanmaları için sürekli olarak baskı yapıyoruz. Uzun lafın kısası bu eğitim sistemiyle ülkemizin gelişmesi mümkün gözükmüyor.
Peki, öyleyse ne yapmalı? Yakın tarihte eğitim müfredatımızda bazı değişikliklere gidildi. Yapılan değişikliklerin yeterli seviyede olmadığını düşünüyorum. Müfredat değişikliği için oluşturulan çalıştay komisyonlarında genellikle akademisyenlerin yer aldığını ve bu akademisyenlerin uygulamanın içerinde yer almadıkları için teorik bilgiye ağırlık verdiklerine bizzat şahit oldum. Yedi yaşındaki bir çocuğun neleri yapıp neleri yapamayacağını kitaplardan teorik olarak okuyup öğrenenler yüzünden eğitim sistemimiz bu noktadadır. Dört yıl üniversite eğitimi alıp öğretmenlik mesleğini çalışarak öğreniyorsak ülke olarak eğitimimizi ciddi anlamda sorgulamamız gerekiyor.
Hani bir söz varya… Matematiği iyi yapan çocukları mühendis yaptık ama dürüst olup olmadıklarına bakmadık. Hukuk okuyarak avukat, savcı ve hâkim olan çocuklarınıza adaletti olmayı öğretmedik. Hiç bir şey olamazsam bari öğretmen olayım da işsiz kalmaktan kurtulurum diyen kişilerin çocukları sevip sevmediklerine dikkat etmedik bile. Saygıyı sevgiyi bir kenara bırakarak varsa yoksa sınavlarda başarılı olmaya çalıştık. Oysa çocuklarımıza öncelikli olarak iyi bir insan olmayı öğretmeliydik. Ülkesini seven, dürüst, çalışkan, yalan söylemeyen bireyler yetiştirmeliydik. Ne iş yaparsan yap ama en iyisini yapmaya çalış felsefesini benimsetmeliydik. Ülkemizdeki öğrencilere yönelik olarak okulda mutlu olup olmadıklarına dayalı bir araştırma yapılsa kanımca oran büyük ölçüde olumsuz çıkacaktır. İşin garip tarafı bu araştırma öğretmenlere de yönelik yapılsa sonuç değişmeyecektir. Öyleyse ülkemizde uygulanan eğitim sisteminde ciddi bir sorun olduğu aşikârdır.
Kanımca bu sorun sevgi eksikliğidir. Öğrenciler okulu ve dersleri sevmiyor. Öğretmenler yaptıkları işlerden memnun olmuyor. Çok özenerek bir yemek yapıldığında bile eğer içinde bir baharat eksik ya da fazlaysa yapılan yemeğin lezzetini etkilediği gibi bizim ülkemizdeki eksiklikler sebebiyle yapılan çalışmaların karşılığı alınamamaktadır. Bilimsel olarak öğrenme kavramı: “Yaşantı sonucunda davranışta nispeten gerçekleşen kalıcı ve izli değişiklik.” olarak, açıklanıyor. Yani öğrencide öğrenme gerçekleştiyse mantıken bilgileri unutmaması gerekir. Oysa bizim öğrencilerimiz aynı eğitim yılının ilk döneminde bile öğrendiklerini unutuyorlar. Çünkü bizim eğitim sistemimizde öğrenme yok. Öğrenmenin yerine ezber var. Günlük hayatta hiçbir işimize yaramayacak bir sürü bilgiyi çocuklara ezberletiyoruz. Bu bilgilerle kendimizi oyalıyoruz. Oyalandığımız için öğrencilerimiz oyun oynayamıyor. Spor yapamıyor ve en önemlisi sosyalleşemiyor.
Günümüz çağdaş eğitim anlayışı okulda öğrencilere temel becerileri öğreterek onların ihtiyaçları olan bilgiye kendilerinin ulaşmasını sağlama mantığına dayalıdır. Çocuklarımıza bilgileri ezberletmek yerine onlara temel becerileri kazandırarak sorgulamayı, düşünmeyi ve yorum yapmayı öğretirsek günlük hayatta ihtiyaç duyacakları bilgilere rahatlıkla ulaşabilirler. Çağdaş eğitimin bireye kazandırmak istediği temel becerileri sıralayabiliriz.
1.Eleştirel Düşünme
2.Analitik Düşünme ( Gelecek için önlem alabilme becerisi.)
3.Teknolojiyi Kullanma Becerisi
4. Yaratıcı Düşünme
5. Empatik Düşünme
6.Bilimsel Okur Yazarlık Becerisi
7.Problem Çözme Becerisi
8.Matematiksel Düşünme Becerisi
9. Metabilişsel Düşünme ( Kendi öğrenme sorumluğunu üstlenerek, kendini sorgulayabilmek.)
10.Okuduğunu Anlama Becerisi
11.Dinleme Becerisi
12. Lateral Düşünme (Çok yönlü düşünme becerisi.)
Eğitimin en önemli amacı bireyi sosyalleştirmektir. Her şeyden önemlisi eğitim yoluyla iyi bir birey yetiştirmeyi amaçlamalıyız. Sevgiyi, saygıyı, dürüst olmayı öğretmezsek matematiği bile öğretmemizin bir yararı olmayacaktır. Bencil, sadece kendini düşünen bir nesil yetiştiriyoruz. Çocukları sosyalleştirmeliyiz ki eğitim yoluyla birbirlerine yardım etmeyi öğrensinler. Birbirlerine hoşgörülü olabilsinler. Farklılıklara saygı duyabilsinler. Esas olan eğitimdir.
Eğitimin amacı da bireyi sosyalleştirmektir. Eğitim sistemimizde alınması gereken en önemli karar ezberi yani bilgiye dayalı öğretimden bir an önce vazgeçilmesidir. Aksi takdirde hızla gelişen bu dünyada bizim öğrencilerimiz bu hıza ayak uyduramayarak, çağın gerisinde kalacaklardır. Ülkemizin gelişebilmesi için eğitimin gelişmesi gerekir.