Nereden nereye
Bir oyun vardır bilirsiniz, herkes sandalyelerde oturur, müzik çalmaya başlayınca hepsi birden yerinden kalkıp dönmeye başlar, müzik bitince de bütün oyuncular buldukları sandalyelere otururlar.
Her seferinde oyuncuların yerleri değişir.
Bizde de sanki böyle bir oyun oynandı.
Herkes dönmeye başladı, seçimde AKP yüzde elli oy alınca herkes bulduğu sandalyeye oturdu.
Aa, bir baktık herkes çok farklı yerlerde kendine bir sandalye bulmuş.
Askerî Şûra’da, çeşitli suçlardan tutuklu bulunan kırk general emekliye ayrıldı.
Bu, çok büyük bir operasyon ve bir daha darbeciliğe, çeteciliğe heves edecek generallere de büyük bir gözdağı.
Askerî vesayet anlayışına da büyük bir darbe.
Tabii şunu da gördük, bir ordu darbeciliği çok uzun yıllar benimseyip, siyasi iktidarın patronu gibi davranınca, o ordunun ölçüsü, disiplini, kimliği de kalmıyor.
Darbecilik, kişiliğini kezzap gibi eritiyor.
Ellerinden iktidarları gidince geride pek bir şey bulunmuyor.
Şûra toplantısının resmi çıktı ve çok konuşuldu.
Ramazan diye masada “su” yok.
Bir zamanlar sırf küstahça bir saygısızlık olsun diye “oğlum rakı getir” diye bağıran generaller, bu sefer de “biz Ramazan’da mutlaka hiç firesiz oruç tutarız, öylesine dindar generalleriz” görüntüsü verdiler.
Ne zaman bu kadar dindar oldu bu generaller?
Bir insan hem saygılı, hem de haysiyetli olamaz mı bu ülkede?
Saygısızlıkla dalkavukluk arasında durulacak adam gibi bir yer yok mudur?
Suları koyarsınız, istemezseniz içmezsiniz, “oruçlu olduğunuzu” böyle dünya âleme ilan etmenin ne âlemi var, generalliğin de, dindarlığın da suyunu çıkardılar gerçekten; benim bildiğim, gördüğüm gerçek dindarlar “niyetli” olduklarını söylemekten bile kaçınırlardı “gösterişçilik” olmasın diye.