Özümü Özledim
Özür dileyerek, üzüldüğüm bir konu hakkında birkaç kelam etmek isterim. Türkiye Gündemi ve Ortadoğu siyasetine Genç Bakış üzerine düşüncelerimi belirtmek benim asıl görevim. Lakin düşüncelerimin altında çok üzüntü verici yorumlarla karşılaşıyorum ve gerçekten vicdan azabı duyuyorum. Sözü detaya ulaştırmadan söylemek isterim ki, yazılarımın hemen hemen hepsi asıl görevim üzere hazırlanmış ince yazılardır. Dikkat ederek ve düşünerek okuyanlar elbet hak verecektir. Hakkınızı helal edin, bize artık düşünen toplum yani bir noktadan, virgülden dünyaları yorumlayan Müslümanlar gerekiyor. Tek idealim var, Kur’an-ı Kerimi anlayarak okuyup, hayatına uygulamaya çalışan bir nesil.. Savaşım bu’dur. Derdim hâsıl olmuştur inşallah..
***
Yolumu kaybettim;
elimi tutup yol gösterecek, sesimi duyup gözyaşımı silecek kimse yok mu?
Üşüyorum, kollarıyla beni sarıp yüreğimi ısıtacak bir kucak yok mu?
Değer verdiğimi yitirdim; teselli edecek, kol kanat gerecek bir kimse yok mu?
Yalnızlığa takıldı ayağım, yüzüstü yere düştüm, kırıldı umutlarım, kanadı hayallerim, yerden kaldıracak yok mu?
Avazım yettiğince haykırıyorum;
sokak ortasında, gece karanlığında, karanlık gölgelerden başka yok mu sesimi duyan?
Korkuyorum;
bedenimi taşıyan dizlerimi bir titreme sarıyor, ortalıktan çekilmiş el ayak, köşe başlarında nöbet bekliyor karanlık; peki, ya beni gören hiç yok mu?
Gecenin bir vakti ıssız bir sokağın zifiri karanlığında bir başıma üşüyorum.
Uyanmak istiyorum anne, uyandır beni; nerdesin?
Tut elimden, al götür beni buralardan..
Anne, gel artık. Seni arıyor gözlerim, karanlığın kol gezdiği sokak uçlarında.
Anne, yoksa sesimi duymuyor musun?
Koca karanlıklar sarmış etrafımı. Karanlığa gizlenmiş ruhların sesi sarıyor etrafımı, ağırlaşıyor kulaklarım.
Özüm parçalanmış, kuytularda inliyor, sesi sesime karışıyor ve sesim duyulmuyor.
Soğukluğunu gecenin; ayaklarımda, parmak uçlarımda hissediyorum. Dizlerim taşıyamıyor artık beni. Çöküyorum düşlerimin üstüne, gelip beni kaldırmanı bekliyorum anne.
Günahlar boşanıyor karanlığa evlerin bacalarından, yayılıyor ortalığa.
Bedenim tutuşuyor anne, yakıyor beni bu ateş. Sesler uçuşuyor etrafta, can çekişen kulağımı tırmalıyor.
Zihnim bulanıyor. Gel artık, uyandır beni bu kâbustan anne.
Tut elimden, haykır yüzüme; bu, senin dünyan değil, gerçeklerin dünyası değil, de bana. Tut elimden ve götür beni buralardan; yürek diyarına, umut diyarına, sevgi diyarına.
Birlik diyarına götür beni anne; ki büyüsün bedenim ve kollarım, böylece sarılayım bulduğum tüm gerçeklere.
Ve aydınlık yarınlar doğsun üzerime. Aydınlansın ufuklarım ve dirilsin değerlerim.
Değer ki bir nefesti, uzaklığı soğuk perdelerdi. Aşmak için perdeleri, bir olmak gerekti. Birlik bir özde gizlendi. Benimse dudaklarımdan bir dua yükseliverdi.
Bir öz istedim, özüm olsun istedim, bir olsun ve birleşip tek bir hakikat olsun. Ben varlık olayım, varlık özüne yolcu..
Yittiğim yollarda yitirdiğimi bulayım. Varlığımı / kendimi bulayım anne,kaybolmuşluğumun karanlığından kurtulayım.
Ben özümü özledim anne, özümü..
Selam ve Dua ile..