Reşadiye vesayeti
Bizde “entelektüel bir müeyyide” çalışmaz, bizim aydınlarımız, saçmalayanları, bir haksızlığı desteklemek için manasız kavramlar uyduranları, kendi kendilerini gülünçleştirenleri, kavramları utanmazca pespayeleştirenleri ayıplayıp dışlamaz.
Entelektüel âlemde böyle bir “ayıklama” doğal biçimde gerçekleşmediğinden cehalet arsızlığa dönüşür burada.
Bakarsınız, karşınıza “sivil vesayet” gibi biraz zekâsı ve bilgisi olan herkesi utandıracak kavramlar çıkar.
Ne demek vesayet?
Aklını kullanamayan ya da kullanamadığı varsayılan birinin karar vermesini engelleyip, onun yerine karar verme hakkına sahip olmaktır vesayet.
Vesayet altında olan kendine “vasilik” edeni seçecek durumda da değildir, ona kimin “vasilik” edeceğine başkası, ondan daha “güçlü ve akıllı” biri karar verir.
“Askerî vesayet” olur.
Elinde silahı olan asker, halkın “doğru karar veremeyeceğine” hükmedip, halkın adına zorbalıkla karar verir.
Biz yıllarca böyle yönetildik.
“Sivil vesayet” olmaz.
Bir halkın kendi aklıyla, isteğiyle, iradesiyle seçtikleri o halkın “temsilcileri” olur, “vasisi” olamaz.
İrade ile vesayet kavramı yan yana durmaz çünkü.
Vesayetin olması için “iradenin” olmaması gerekir.
Halkın seçtiği adam halkın vasisi nasıl olacak?
Tabii sen, halkın verdiği oydan, halkın iradesinden, halkın aklından hoşlanmıyorsan, cumhuriyet kurulduğundan beri süren “askerî vesayet” devam etsin istiyorsan, o askerî vesayetin komutanlarıyla baş başa gizli görüşmeler yapıyorsan, o askerî vesayetin sürmesi için “halkın iradesini” gayrı meşru gösterecek kavramlar uydurursun.
Askerî rejim muhafızlığını sürdürebilmek için saçmalamayı göze alıp, halkın kendi iradesiyle kendini vesayet altına soktuğunu iddia edersin.
Defalarca sokakları kışkırtıp, devlet içinde gizli birimler kurup, faili meçhul cinayetlerin önünü açıp darbe yolunu hazırlayan bizim ordunun “asıl yüzü” ortaya çıkmaya başladığından beri bazı gazetelerde ve bazı gazetecilerde büyük bir rahatsızlık belirdi.
Bunlar açıkça bu “kirli” işleri savunamıyorlar.
Henüz yüzsüzlükleri o seviyeye ulaşmadı.
Bunu söyleyemedikleri için Ergenekon’un yakalandığı, kozmik odalara girildiği, anayasa değişikliğinin gündeme geldiği, Kürt açılımının tartışıldığı dönemin sivil iktidarını durdurmak ve geriletmek için ardı ardına saçmalıklar uyduruyorlar.
AKP basına baskı yapıyormuş, sivil vesayet varmış.
Öyle mi?
Sanırım, AKP’nin bu büyük baskısı yüzünden sizin gazeteleriniz Dağlıca baskınlarıyla, Aktütün baskınlarıyla hiç ilgilenmedi.
Herhalde, Ergenekon soruşturmasını görmemeniz ve sulandırmanız için size AKP baskı yapıyor.
AKP’den çok korktuğunuz için bulunan cephaneliklerle, suikastlarla, andıçlarla, belgelerle pek ilgilenemiyorsunuz.
Sizi AKP geceleyin köşe başlarında yakalayıp çok mu korkutuyor, onun için mi Ergenekon konusundan bu kadar çekiniyor, onun için mi cuntalardan söz edemiyor, onun için mi Kafes planını görmemek için gazete sayfalarıyla televizyon ekranlarında o kadar çok kıvranıyor, kıvrılmaktan mafsallarınızı aşındırıyorsunuz?
Koç Müzesi’ne yerleştirilen bombayı koyanları görmemeniz için AKP mi sıkıştırdı sizi?
Şu bizim önceki gün belgelerini yayımladığımız Reşadiye baskınıyla ilgili kuşkuları dile getirmenizi, birinci sayfalara, ekranlara taşımanızı o “sivil vesayetçi” AKP mi önledi?
Siz “Reşadiye vesayeti” altında mısınız?
Sizi susturuyor mu AKP, sizi konuşturmuyor mu?
Siz aslında darbe planlarına, andıçlara, suikastlara, karargâh evlerine, gizli cephaneliklere, fişlemelere çok karşısınız da AKP’den korktuğunuz için mi o güzel sesiniz bir türlü bizlere ulaşamıyor?
Vah canlarım, vah yavrularım.
Ay nasıl korkutmuş bu kötü AKP sizi, sizi nasıl Kafes vesayetine, andıç vesayetine, Reşadiye vesayetine sokmuş?
Siz halbuki çok demokratsınız değil mi, askerî vesayete karşısınız değil mi, hatta belki solcusunuz değil mi, ah şu gözü kör olasıca AKP olmasa siz bu darbe planları hakkında neler neler söylersiniz değil mi?
Sivil vesayet insanı böyle yapar işte benim tatlı bülbüllerim.
Şakımak ister de şakıyamazsınız.
Ama bir de şöyle düşünün.
Ya bu AKP de olmasaydı neyin arkasına saklanacaktınız? AKP’yi önünüzden çekiverseler gerçek yüzünüzle siz kalabalıkların önüne nasıl çıkacaktınız?