Ahmet ÇİÇEK

Ahmet ÇİÇEK

Tarihe Hazırlanan Adamın Öfkesi

Tarihe Hazırlanan Adamın Öfkesi

Kimi tarafgir okurlarım bu yazımı tabasbus olarak değerlendirebilir lakin Rabbim biliyor ki benim için temel ölçüt vatana millete değer katan hizmetlerdir. Bunu ha X kişisi ha Y kurumu ha C teşkilatı yapmış fark etmez. Hizmet eden nazarımda eli öpülesidir.

Cemaat yakın tarihe dek hizmetleriyle vatanımıza ve milletimize artı değerler kazandırmıştır, bu inkâr edilemez. Özellikle 160 kadar ülkedeki okullarda hizmetlerde bulunan bu toprakların genç fedakâr bedenleri adeta bir büyük elçi gibi ülkemizi temsil ettiler. Cemaatin uluslararası ekonomik ilişkiler noktasında, diplomasi noktasında, etkili Türk lobileri oluşturma noktasında pek çok önemli hizmetlere vesile olduğu aşikârdır, bellidir. Bütün bunları yok farz etmek akliselimin yolu değildir. Bütün bu hizmetleri sebebiyle çok geniş kesimler tarafından takdirle karşılanmış ki şahsım adına emeği geçen her mensubun ellerinden öperim.

Fakat madalyonun bir de arka yüzü var. Hizmetleri ile büyüyen ve güçlenen cemaatin kerameti kendinden bilip kendini vatanın ve milletin üstünde hissettiğine ve bu hissin sarhoşluğu ile pervasızca işlere teşebbüs ettiğine de hayretler içinde şahit olmaktayız. Ezber bozan bu hal özellikle 17 Aralık sonrası ekseriyet kazandı. Cemaatin ikaz ve mukavemetle karşılaşması üzerine çirkefleşmesi, ısrar ve töhmetleri ile pişkinleşmesi bir yana yeni yüzü hem kendine hem devletimize ulusal ve uluslararası konjektürde müthiş derecede zarar vermiş, imaj bozmuştur. Dahası milletimizin uhuvvetine nifak tohumları serpiştirmiştir. Gelinen son noktada kendi haklılığını ötekinin kusurunda aramaktadır.

Cemaat kendi çıkar dairesi zaviyesinden süreçte tepeden tırnağa kadar haklı olabilir. Fakat meseleye vatan ve millet nazariyle baktığımızda cemaat büsbütün gaflet ve delalet içerisinde görünmektedir. Keşke durdukları noktayı bu pencereden görebilselerdi ama…

Gelgelelim Başbakanımız cephesine…

Kader kıskacından sıyrıla sıyrıla pişti, olgunlaştı ve onca büyük mânialara rağmen kaderin üstünde bir kader vardır hikmeti adeta canlandı. Derken Rabbim nice hizmetlerin sırtı olan milletimize layık güçlü bir lider armağan etti.

Bütün göstergelerin negatif olduğu daha iktidarının başında milletvekili seçilemediği için krizle işbaşına gelmesine rağmen, sonrasında da her iki yılda bir sayılabilecek bir ortalamada suni kriz ve darbe teşebbüslerine rağmen, muhalif bir cumhurbaşkanı ile çalışmak zorunda kalmasına rağmen, defalarca darbe teşebbüsü ve parti kapatma davalarına rağmen, vesayet düzenine rağmen, çok manidar suikast tertiplerine rağmen, yoğun terör eylemlerine rağmen, Yahudi lobilerine rağmen, Uluslararası gizli ve açık baskı ve müdahalelere rağmen Başbakan Erdoğan liderliğinde 12 yıllık AK Parti iktidarı Türkiye'nin önlenemeyen muazzam yükselişine imza attı ve milletimizin her bir ferdine hasretini çektiği yüksek özgüveni yeniden kazandırdı.

Türkiye misyonu ve vizyonu ile yenilendi… Son 12 yılda muhalif olan sermaye sahipleri dahi bire beş kazandı. Türkiye birçok konuda dünya standartlarını yakaladı, bir kısım konuda dünya standartlarının üzerine çıktı. Bir kısım konularda da henüz sınıf atlayamadı ama atlamaya niyetli.

Sırf tarafgirlik kaygısı sebebiyle vatanımıza ve milletimize kazandırılan bütün bu hizmetleri görmezden gelmek hakkaniyete uygun değil. Takdir ve desteği hak eden bir gayret ve netice var ortada. Daha evvel de söylemiştim şimdi de yineliyorum; Başbakan ortaya koyduğu performans ve icraatları ile Türkiye Cumhuriyetini kuruluş döneminden yükselme dönemine taşıyan lider olmuştur. Yineleyeceğim bir diğer tespiti de ilave edeyim; Başbakan Erdoğan Türk tarihinin tamamında vatana ve millete hizmet noktasında ilk beş liderimizden biridir. Bunu bugün siyasi mülahazalarla reddedenler olabilir fakat tarih bunu böyle kaydedecektir.

Başbakan kırgın, Başbakan kızgın, öfkeli… Dili çok sert… Ama neden?

Çünkü o tarihe hazırlanan bir lider, bunca zaman icraatlarıyla sayfasını çokça güzel notlarla doldurdu. Fakat yolun düzlüğe çıktığı bir noktada; dost bildiği, yol arkadaşı bildiği, alnı secde gören dediği, sinsiliği hiç yakıştıramadığı, adını hizmet olarak duyduğu, İslami referanslı bir camia tarafından böylesi bir ihaneti hiç ummuyordu. İhanetin ötesinde Başbakan ve ekibini hırsızlık, yolsuzluk gibi iğrenç yaftalar ile afişe etmesi, 12 yıllık icraat ve eserleri berhava etme cüreti, üstelik bu kirli hesaplara ailenin dâhil edilmesi Başbakan'ın ezberini de asabını da bozdu.

Cemaat için de benzer bir durum geçerli… 40 yıllık geçmişi ile belki de dünyanın en itibarlı cemaati iken son iki ay içinde 40 yılın tamamına çarpı atanların sayısı günden güne artmakta. Muhtemel ki meselenin kendi aleyhine neticelenebileceğini ummuyor, hesap etmiyordu ama cemaat her halükarda kaybedecek, kazansa da kaybedecek. Umarım cemaat inadından vazgeçer de en az zararla bu süreçten kurtulur… Aksini arzu etmem doğrusu, çünkü…

Başbakan'ın freni yok gibi görünüyor… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Ahmet ÇİÇEK Arşivi