Bingöl ve AKP
PKK gitti gene sivilleri vurdu.
Gencecik bir kızın sırtına bombaları bağlayıp gönderiyorlar, kız parçalanıyor, cumartesi öğleden sonra gezintiye çıkmış zavallı kadın, çocuğu, yoldan geçen adam hep birlikte hedef oluyorlar.
Neymiş?
PKK özgürlük mücadelesi veriyormuş.
Böyle aşağılık yöntemlerle “özgürlük” geleceğini iddia edebilmek için hem kör, hem ahmak olmak gerekir.
Kürtler, böyle çoluk çocuk katliamına destek olmaz; destek olacak kadar gözü kararmış, vicdanı sönmüş olanlardan da Kürtlere bir yarar gelmez.
“Kürt halkının hakları” için verilen mücadeleyi “vicdansızlıkla” eşanlamlı kılmaya da kimsenin hakkı yok.
BDP de gidip Kazan Vadisi’nde ölen PKK militanları için halkı sokağa çağırıyor.
Bilmiyorum ne yaptığının farkında mı?
Ne yaptığını anlaması için sanırım meseleyi bir de tersinden düşünmesi gerekiyor, MHP “Çukurca’da ölen askerler için halkı sokağa çağırsaydı” BDP bunu doğru bir hamle olarak mı değerlendirecekti?
MHP’nin de gerisine düşerek, kitleleri kışkırtarak Kürt halkının sözcülüğünün yapılabileceğine doğrusu ben inanmıyorum, silaha ve şiddete bu kadar esir olarak “barış partisi” olmak pek mümkün gözükmüyor bana.
Bence artık Kürt siyasetçileriyle aydınları kendilerine sormalılar, PKK mı Kürt halkı için var, Kürt halkı mı PKK için var?
“İkisi aynı şey” diyenlere, “Bize bu numarayı seksen sene Türk ordusu yutturdu, bir daha yutmayız” derim, biz yutmayız, Kürtler de yutmaz.
“Silahlı olanın efendi olduğu” sistem Türkler için de, Kürtler için de çok gerilerde kaldı, çağ değişti, zaman değişti, dünya değişti.