Dindarlar
Ben, bu ülkenin kaderini belirlemekte dindarların rolünün çok önemli olduğuna inanıyorum.
Onların tercihleri Türkiyenin de rotasını çizecek.
Ne yazık ki dindarların kesinkes belli tercihleri yok.
Dahası, onların neyi tercih edeceğini bize söyleyebilecek belirli ölçüleri de yok.
Bu beni çok şaşırtıyor aslında.
Çünkü dindarların, ahlakla, hakkaniyetle, adaletle ilgili çok kesin ilkelere sahip olmaları gerektiğini düşünüyorum.
Ama her zaman öyle olmuyor.
Bakın, 28 Şubat, dindarları hedef aldı ve onları çok hırpaladı.
Buna haklı olarak kızdılar.
Devlet denilen örgüt, kendi vatandaşlarının önemli bir kısmını kuşkulu sayıp onların haklarını gasp ediyordu.
Bugün iktidarda dindarlığı kuvvetli bir parti var.
AKP, dindarları önemli ölçüde temsil ediyor.
Peki, dindarlığını göstermekten memnun olan bu parti, hakkaniyetli, adaletli, vicdanlı davranıyor mu?
28 Şubat darbesini yiyen insanlar, başkalarının hakkına sahip çıkıyor mu?
Adı lazım değil, AKPli bir Meclis Başkanı var.
Çok haksız yere, yasaları dibine kadar zorlayarak savcılığa ifadeye çağrılan DTPli milletvekilleri için ne dedi bu dindar partinin Meclis Başkanı?
Polis gelir onları alır dedi.
28 Şubatta asker gelip dindarları almıştı.
Şimdi de polis gelip Kürtleri alacak.
Meclis Başkanı, ne hukuka, ne demokrasiye, ne de başkanlığını yaptığı Parlamentoya sahip çıkıyor.
Sahip çıktığı tek şey kendi güvenliği, makamı, huzuru; başka bir şeye aldırmıyor.
Devletle ve askerle iyi geçinsin yeter.
Kendisinden olmayanı polise teslim ediyor.
Peki, bir sorun kendinize.
Savcılığa çağrılanlar AKPli milletvekilleri olsaydı, Meclis Başkanı aynı rahatlıkla polis gelir onları alır der miydi, diyebilir miydi?
Peki, şunu da sorun.
Eğer Meclis Başkanı, AKPli milletvekilleri için polis gelir alır deseydi, o AKPnin milletvekilleri, yöneticileri ve başkanı ne yapardı?
Bir de şunu sorun.
Meclis Başkanı, halkın oylarıyla seçilmiş Kürt milletvekilleri için bunu söylediğinde AKP ne yaptı?
Hiçbir şey.
Bu, hakka, adalete, vicdana uyuyor mu?
Belki ben dini ve dindarlığı çok abartıyorum.
Dışardan baktığım için bana öyle ışıklı ve güven verici gözüküyor.
Dindarların, müşfik, adil, mütevekkil, hakşinas olduklarını sanıyorum.
Ama ben din ve dindarlık adına sahneye çıkanların çoğunda bu özellikleri görmedim.
Ya onlar gerçek dindar değil ya da ben dindarlığın ne olduğunu hiç bilmiyorum.
Burada önemli olan, gadre uğrayanların Kürt olması değil.
Burada önemli olan, gadre uğrayanların, dindarların kendilerinden saymadıkları birileri olması.
Aynı rahatlıkla solcuları, demokratları, liberalleri de polise teslim edebilirlerdi.
Zaman zaman ediyorlar da zaten.
Bu, sizce dindarlar için övünülecek bir şey mi?
Neden biz bu ülkede dinin ve dindarlığın adaletine hiç tanık olmuyoruz?
Ben, dindar değilim ama dine ve dindarlığa çok önem veren, dinin toplumun en önemli kültür direklerinden biri olduğuna inanan biriyim.
Benim görebildiğim kadarıyla, ben dindarım diye sahneye çıkanların çoğu bu direği acımasızca kırıyor.
Bunun çok örnekleri var.
Geçen gün, dindar bir gazetede, ünlü bir gazetecinin eşiyle ilgili bir haber gördüm.
İnsanların eşleri, aileleri, yakınları, çocukları hakkında haber yapılır mı?
Dindarlığın mahremi, edebi yok mu?
Sana benzemeyenler yaptıysa, sen de yapmak zorunda mısın?
O zaman, onlardan farkın ne?
Öfke ve intikam isteği, insanın kendi inançlarının emirlerini unutmasına yol açabilir mi?
Sen kendin dindar olduğun için devletin hışmına uğrayacaksın...
Sonra kalkıp aynı hışımla başkalarına saldıracaksın.
Üstelik de bunu bazen, Meclis Başkanı örneğinde olduğu gibi, sana zulmeden devleti arkana alarak yapacaksın.
Buna dindarlık mı diyorsunuz?
Eğer dindarlar, sadece dindarların hakkını gözeten, kendileri kadar dindar olmayan herkesi devletle birlikte ezen bir anlayışı benimserse...
Eğer dindarlar, kavmiyetçilik adına beşere arkasını dönerse...
Eğer dindarlar, kendileri zulmün pençesinde ezilirken, o pençenin başkalarını ezmesini alkışlarsa...
Bu ülke kolay kolay özgürlüğe ve mutluluğa ulaşamaz.
Dindarların bir gün iktidarı tümüyle ele geçirip şeriatı ilan ederek, kendilerinden olmayanları ezeceklerine inanan çok insan var bu toplumda.
Onlar, bence, bu ülkede dindarlar çok olduğu için düşünmüyorlar bunu.
Gerçek dindarlar çok az olduğu için böyle ürkütücü bir korku yayılıyor.
Dine, hakkaniyete, vicdana, adalete, merhamete sahip gerçek dindarların sayısı çok olsaydı kimse dinden korkmaz...
Meclis Başkanı da kendisinden olmayanları bu kadar rahat polise teslim etmezdi.