Genelkurmay Başkanı nasıl yargılanır?
Ergenekon soruşturma sürecinde ortaya saçılan günlükler ve ses kayıtları, 4 eski genelkurmay başkanını gündemin ortasına düşürdü: İsmail Hakkı Karadayı, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hilmi Özkök ve Yaşar Büyükanıt...
İki paşadan ses çıktı. Milliyetten Fikret Bilaya konuşan Özkök ve Büyükanıt diyor ki: Mahkeme davet ederse uyarız.
Açıklamada gözden kaçan küçük bir ayrıntı var. Özkök: Genelkurmayın hukukçularına, avukatlarına danışırım.
Bu danışma, Özkök Paşanın kararını etkiler mi bilemem. Ancak yargıda askeri-sivil şeklindeki çift başlılıktan kaynaklanan sorunun yanı sıra, genelkurmay başkanının nasıl yargılanacağına dair mevzuatta bulunan boşluk, ciddi bir hukuki problem olarak karşımızda duruyor.
Ne anayasada ne herhangi bir kanunda bir genelkurmay başkanının nasıl yargılanacağına dair bir tek cümle dahi yoktur.
Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, milletvekilleri, yargı organlarının temsilcileri ve MİT personeli dahil tüm üst düzey yöneticilerin hangi şartlarda, nerede ve nasıl yargılanacakları hükme bağlanmışken, anayasa hazırlayıcıları genelkurmay başkanıyla ilgili bir düzenlemeye ihtiyaç duymamış.
Herhalde Türkiyede sadece genelkurmay başkanının suç işlemeyeceği ya da suç işlese bile yargılanamayacağını varsaymış...
Anayasa veya başka bir kanunda ayrı bir düzenleme olmadığı için komutanların nasıl yargılanacağı konusunda 353 sayılı Askeri Mahkemelerin Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununa bakmak gerekiyor.
Kanunun 2. maddesine göre; askeri mahkemeler iki askeri hakim ve bir subay üyeden oluşuyor. Ancak Genelkurmay başkanlığı nezdindeki askeri mahkeme, general ve amiralleri yargılamak durumunda kalırsa, üç askeri hakim ile iki general veya amiralin katılımıyla karar alabiliyor.
Kuvvet ve ordu komutanları dahil generallerin yargı önüne çıkarılabilmesi için Genelkurmay Başkanının izni gerekiyor. Genelkurmay başkanının yargılanabilmesi için kimden izin alınacağı konusu kanunda yer almıyor.
Askeri mahkemeler, aynı kanunun 9. maddesinde tarif edildiği gibi ...asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevli.
Suçun askeri bir suç olmaması veya askeri suça bağlı bulunmaması halinde askeri mahkemenin görevi sona eriyor.
Bir an için yargılamaya ihtiyaç duyulduğunu varsayalım. Bu durumda cevaba muhtaç iki kritik soru var:
1- Darbeye teşebbüs askeri suç kapsamında görülüp veya askeri mahalde işlendiği iddia edilip askeri mahkemeye havale edilir mi?
2- Darbeye teşebbüs görevdeyken gündeme geldi, komutanlar ise şimdi emekli, bu durumda askeri mahkemede mi sivil mahkemede mi yargılanırlar?
Bu sorulara cevap aramak için aralarında emekli Hakim Albay Ümit Kardaş ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu olmak üzere çok sayıda yetkin hukukçuyla görüştüm.
İkisi de bir genelkurmay başkanının nasıl yargılanacağı konusunda yasal boşluk olduğunu doğruladı. Ancak isnat edilen suç, görevdeyken işlenmiş olsa dahi askeri suç kapsamında değilse emeklilik dönemlerinde her sade vatandaş gibi yargı önüne çıkarılabileceği kanaatindeler.
Kardaş, darbeye teşebbüsün askeri suç olarak değerlendirilemeyeceğini, mevcut komutanların da şimdi emekli olduğunu, o nedenle TCK hükümlerine göre sorgulanabileceğini söylüyor.
Hukukçu olmadığım için bu konuda kanaat belirtmek istemem. Gözlemlerimi aktarabilirim. Olaylara tanık bir gazeteci olarak yakın tarihteki emsal dava dosyalarına baktığımızda, bu konuda karar vermenin hiç de o kadar kolay olmayacağını görüyorum.
Bu durum, hukuktaki boşluk veya muğlak ifadelerden ziyade, dava dosyalarındaki güçler savaşından kaynaklanıyor. Hiçbir Avrupa ülkesinde olmayan yargıdaki asker-sivil ayrımı ise bu güç oyunun en önemli silahı durumundadır.
Yakın tarihteki çarpıcı birkaç örneği hatırlayalım. 17 yıl önce Diyarbakır Bismilde Abdülkadir Kurtu işkenceyle öldürdükleri iddiasıyla 3ü asteğmen 15 asker hakkında açılan davanın sivil mahkemeye intikali, tam 15 yılda gerçekleşti.
İki astsubay ve bir itirafçının yargılandığı Şemdinli Davası, Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından bozularak askeri mahkemeye sevk edildi.
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral İlhami Erdil, emekli olduktan sonra zimmet suçlamasıyla askeri mahkemede yargılandı.
Emekli Hakim Albay Ümit Kardaş, bu örneklerin emekli genelkurmay başkanlarının yargılanamayacağı tezine hukuken örnek olmayacağını, uyuşmazlık mahkemelerin aksi yönde çok sayıda kararı bulunduğunu anlattı.
Hiçbir itirazım yok. Ama Türkiyenin reel politik durumu asla yabana atılmamalıdır. Unutulmasın, askeri suç, askeri mahal ve görev hali gibi farklı noktalara çekilerek esnekleştirilebilecek kavramlar, Ergenekon Davası önündeki en önemli bariyerlerden biridir. Aksiyon ve Zamandaki kimi kalemlerin öfkesine yol açan Ergenekondaki tehlike başlıklı yazımda Sarıkız, Ergenekondan ayrılmalıdır tezini bu kaygıyla kaleme aldım.
Kaldı ki, darbe günlüklerindeki kahramanların çoğu ortalıkta yok.
Bir başka önerim, davanın selameti açısından ivedi olarak ABne uyum sürecinde yargı reformunun kısa sürede gerçekleştirilmesi ve yargıdaki çift başlı ucube görüntünün mevzuatımızdan silinmesidir.
Bu konuda hükümete çok önemli görev düşüyor.