İşkence ve Kürtler
İnsan bıkıyor bazen, “yeter artık” demek istiyor, yıllardır her meşrepten, her renkten adam geldi, hepsi de aynı oyunlara, aynı yalanlara, aynı zorbalıklara sarıldı.
Bundan bir sonuç çıkmadığını görüyorlar, gene de aynısını yapıyorlar.
Şimdi de AKP iktidarı “askerî vesayetin” bütün ezberlerini piyasaya sürüyor.
Emniyet Müdürlüğü’nün “işkence” ile ilgili açıklamasını okuduğumda, Genelkurmay’ın Aktütün ile ilgili “yalanlamasını” hatırladım.
O büyük facianın haberini “görüntülerle” verirken, iki derenin adı karışmış, Genelkurmay o “derelerin” yanlış verildiğini söylüyordu “yalanlamasında” ama bunu öyle bir söylüyordu ki sanırsın haber hepten yanlış.
Öyle olmadığını yazdık.
Daha sonra işin gerçeğini kendileri de itiraf etti zaten.
Niye yalan söylediler, niye gerçeği bile bile çarpıtmaya çalıştılar?
Yalanı zorla, baskıyla kabul ettirmeye alışmışlardı, yandaş medyaları da vardı, böyle uyduruk bir yalanlamayla olayı kapatırız sandılar.
AKP iktidarının Emniyet’i de şimdi askerî vesayetin Genelkurmay’ı gibi davranıyor.
Onları da suçlamıyorum, başlarında “haberi incelemedim” diyen, işkenceye, tecavüze aldırmayan, böyle korkunç olaylar karşısında kılı bile kıpırdamayan, bunları doğal bulan bir bakanları varken ne yapacaklar?
Emniyet, İstanbul’da Terörle Mücadele’nin başına atanan polis şefinin “tayinini” savunurken, bu polisin “mahkûm” olmadığını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de polisi mahkûm etmediğini söylüyor.
O bölüm aynen şöyle:
“Emniyet Müdürü Ay hakkında Yargıtay’ca onanmış hiçbir ceza olmadığı gibi, haberlerde sunulan iddiaların aksine Türkiye, Emniyet Müdürünün fiilleri dolayısıyla AİHM’de ceza almamış; olayda adı geçen bayanın ifadelerinde veya doktor raporlarında hiçbir darp-cebir ve tecavüz iddiası veya belirtisi olmadığı halde gözaltı işleminden dokuz ay sonra yapmış olduğu iftiralar nedeniyle yetersiz tahkikattan dolayı cezalandırılmıştır.