İzleyici diyor ki!
Bir süreliğine okuyucularımıza, “televizyonları kapatmayı ve sosyal medyada paylaşım yapmamayı” önermiştik geçen hafta. Televizyon izleme ve sosyal medya kullanma konusunda dünya şampiyonluğuna koşan bir ülkede bu çağrı tam anlamıyla bir çılgınlıktı. İnsanlar tek eğlenceleri olan televizyonu kapatacak ve sosyal medya kullanmayacaktı bir süre, öyle mi?
Biz yine de bu çağrıyı yaptık.
İnsanlar akın akın bu çağrıya koşacaklar diye değil.
Bazı insanların adım atmak için kimi zaman sudan sebeplere ihtiyaç duyduklarını düşünerek yaptık bu çağrıyı…
Cesaret vermek için…
Büyük kalabalıklar değilse bile mevcut durumun iyice boğduğu bazı insanların çağrımıza ses vereceğine inanıyorduk.
Öyle de oldu.
Çağrımıza ve televizyon ile ilgili söylediklerimize kulak veren bazı okurlarımız hem önerimizi yerine getirdiler hem de yaşadıklarını bizimle paylaştılar.
Gelenler arasında ne hikayeler, ne hayatlar var…
İnsan çağrısına ses verildiği için memnuniyet duyuyor elbette ama gelen öyle bağımlılık tabloları da var ki içiniz acıyor.
Şimdilik o kadar uçlarda dolaşmayacağız. Okurlarımız tarafından kaleme alınan daha ortalama ölçülerdeki iki tecrübeyi bazı kısaltmalar ve gerekli düzeltmelerle paylaşmak istiyorum.
Zamanla başka hikayelere de yer vereceğiz.
“Merhabalar…
Ali Osman Bey…
Daha önce, on dört yıl içtiğim sigarayı bırakmıştım. Emin olun televizyon izlemeyi ve sosyal medya kullanmayı bırakmak bundan daha zor oldu. Yazınızdan sonra eşimle birkaç günlüğüne televizyonu kapatıp, sosyal medyada paylaşım yapmama kararı aldık. Sonuç, eşim de ben de tuhaf bir boşluğa düştük. Çünkü neredeyse haftanın beş günü dizimiz vardı. Bazı diziler eşimin, bazılarıysa benimdi. Fark etmiyordu, zaten hepsini birlikte izliyorduk. Evde misafir olması da hiçbir şeyi değiştirmiyordu. İzlediğimiz diziler onların dizileri de olabiliyordu ve hep birlikte izliyorduk. Dizi olmadığında da yarışma programlarını kaçırmıyorduk. Hatırlıyorum bir ara sülalece survivor hastası olmuştuk. Evliliğimizin birlikte televizyon izlemeye dönüşmüş olduğunu, televizyon izlemeyi birkaç günlüğüne bırakınca anladık. Evliliğimiz süresince çalışmak haricinde sadece dizi izliyor ve sosyal medyada vakit geçiriyorduk. Tam bir rezaletti.
Uzun süredir popüler kültürle ilgili yazılarınızı takip ettiğimden televizyondan soğuduğumu hissediyordum. Ama onu kapatmak çok farklıymış. Anladım ki eşimle sohbet etmeyi unutmuşuz. Kendimizle ilgili konuşmayı… Birlikte bir şeyler yapmayı… Çünkü hep izlediğimiz dizilerle ya da onların oyuncularıyla ilgili konuşurduk biz… ‘Yeni bir dizi başlayacakmış başrolünde de şu kişi oynayacakmış.’ gibi şeylerden söz ediyorduk. Dünyamız televizyon olmuştu. Tek endişemiz yeni başlayacak dizinin, zaten dizimiz olan günde yayımlanma ihtimali oluyordu.
Yazınızdan sonra bunu denemek istedik ve bir haftadır televizyonumuz kapalı durumda. Tam anlamıyla büyük bir boşluğa düştük. Ama huzurluyuz. Hatta bu duruma o kadar alıştık ki geçen gün eşimle -televizyon izlemediğimiz için- akşam yürüyüşü yaparken evlerine kısılıp televizyon izleyenleri garipsedik bile. Huzurumuz arttı ve televizyon izlemeden geçirdiğimiz bir haftada son birkaç yılda konuşmadığımız kadar konuştuk. Bu güzel tabloyu size borçlu olduğumuzu söylemeden geçemeyeceğim. Yazılarınız televizyona, dizilere, sosyal medyaya, yarışma programlarına bakışımızı etkiledi. Şu anki durum ne kadar sürer bilmiyorum. Ama çok güzel ve biz sürmesi için elimizden geleni yapacağız.
Saygılarımı sunuyor ve yazılarınızın devamını diliyorum…”
Esselamu Aleykum,
“Yazılarınızı beğeni ile takip eden bir okurunuzum.
‘O kararı bu hafta verebilirsiniz’ yazınızdan habersiz olarak 10 Nisan 2018 tarihinde televizyon izlememe kararı aldım. Eskiden hayatım daha dolu olduğundan hiç televizyon izlemezdim. Çalıştığım için gündüz olan yayınları çok şükür zaten izlemiyorum fakat akşamları izlediğim diziler bir süre sonra bağımlılık yapmaya başlamıştı.
‘Acaba bir sonraki bölümde ne olacak?’
‘Acaba fragmanı ne zaman çıkar?’ diye düşünmeye başlar olduğumda bir şeylerin ters gittiğini anladım.
Sonra dizi sayısı birden artmaya başladı. 3-4 olunca işin vehametini anlamaya başladım çünkü bu durum zahiri taraf ile tam bir zaman kaybı idi. Ancak en önemlisi yarattığı manevi deformasyondu. Tabii ki o dizi curcunası içinde bunu fark edebilmek ne mümkün. Rahatsız eden bir şey var tamam. Bir vicdan azabı küçük ama onu da yeni dizilerle bastırdıysan çözümü biraz daha öteledin demektir. Sonra 10 Nisan 2018 Salı günü düşündüm, daha ne kadar öteleyecektim. Bu televizyon denilen melanet şey hem değerli olan vaktimi alıyor, hem gözümü harama bakmaya sevk ediyor sonrasında da bu izlediklerimle ilgili tahminler, yok yorumlarla kafam boş düşüncelerle doluyor. Düşündüm ki bu çağın cihadı belki de Allah (CC) için bir şeylerden vazgeçmektir. Tiryakisi olduğun ve seni olumsuz etkileyen zamanını çalan ve imanını zedeleyen televizyon Allah’ın ve Resulünün razı olmayacağı malayani bir şey.
Peki başarabildim mi ?
Bilmiyorum, hala bilmiyorum.
Televizyon izlemiyorum, 15 gündür olduğu odaya bile gitmiyorum. Ama hala dizilerdeki gelişmeleri merak ediyorum. Sanırım sezon bittiğinde kurtulmuş olacağım. İnşallah bu kararım devamlı olur ve istikrarlı bir şekilde devam ederim. Ben de televizyondan artırdığım boş vakitte hayırlı bir şeyler yapmaya karar verdim, günlük Kur’an’ı Kerim okumaları yapıyorum ve kitap okuyorum. İnşallah
Rabbimin de yardımıyla kurtulduğum bu görsel uyuşturucuya bir daha hiç dönmem, meyletmem. Yazılarınızdan istifade ediyoruz Allah razı olsun. Dua ile…”
Bu anlamlı adımı atma cesareti gösterdikleri için okurlarımızı tebrik ediyorum. Televizyon konusunda bu tarz kişisel protestoların artmasını diliyor, ayrıca sizin hikayenizi de beklediğimizi belirtmek istiyorum.