Muhalefet
Ergenekon konusunda iki kutba ayrıldık.
Tam bir biz ve onlar durumu çıktı ortaya.
Biz dediğimiz, Ergenekonun darbe ortamı yaratabilmek için ortalığı kan gölüne çevirmek amacıyla kurulmuş bir örgüt olduğuna inananlar.
Onlar dediğimiz de, Ergenekon diye bir örgüt bile olmadığına, şeriat getirmek isteyen AKPnin ve Fethullahçıların muhalefeti ezmek için bunları uydurduğuna inananlar.
Onların siyasi partisi CHP.
CHP de zaten başkanının ağzından resmen Ergenekonun avukatı olduğunu açıkladı.
İnsan bazen körleşir ve gerçekleri görmez, göremez, hatta görmek istemez.
Hemen onların kör olduğunu söylemeyeceğim.
Belki de, Ergenekon vardır diyen demokrat aydınlar kördür ve AKPyle Fethullahçıların büyük oyununa alet oluyorlardır.
Ya da onların inandığı gibi demokrat aydınlar, Fethullahçılardan, AKPden, Amerikadan para aldıkları, çok zenginleştikleri, yalılarda oturup yatlarda gezdikleri için bu oyuna alet oluyorlardır.
Henüz çok zengin bir demokrat aydına rastlamadım ama diyelim ki hepimiz paraları alıp saklıyoruz.
Peki.
Şimdi bizim göremediğimiz şu Ergenekona somut biçimde bakalım.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, CHP örgütü, çeşitli gazeteler ve onların yazarları kimin avukatı bir sıralayalım.
Eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygurun avukatı hepsi.
Emekli Amiral Özdenin günlüklerinin yalan olduğuna inanıyorlar herhalde.
Gazeteci Mustafa Balbayın günlüklerinin de yalan olduğuna inanıyorlar.
Bu AKPlilerle Fethullahçılar çok yaratıcılar, birisinin adına gün gün, saat saat günlükler yazabiliyorlar.
Buna da peki.
Eruygurun resmî belge olarak hazırlattığı ve Tarafta yayınlanan lahika da yalan o zaman.
Ama bir sorun var, o belge resmî.
Belgenin kayıtları Genelkurmayda duruyor.
Buna tam olarak ne söylüyorlar?
Ayrıca General Veli Küçükün de avukatlığını yapıyorlar.
Küçükün Ergenekon diye bir örgüte dahil olmadığına inanıyorlar demek ki...
Peki, Susurluk diye bir örgüte dahil olduğuna inanıyorlar mı?
Ona inanıyorlar da, Küçük daha sonra hiçbir şey yapmadı mı diyorlar?
Küçükün mafya reisleriyle ilişkilerine ve telefon konuşmalarına ne diyorlar?
Onlar da uydurma mı diyorlar?
Avukatlığını yaptıkları bazı Ergenekon sanığı subayların evlerinden cephaneler çıktı.
Buna ne diyorlar?
O subayların evine kimseden habersiz AKPlilerle Fethullahçılar cephanelikler yerleştirdi ve o subaylar bunun farkına varmadı mı diyorlar?
Yoksa onlar da Fethullahçı ama Ergenekoncuymuş gibi yapıyorlar mı diyorlar?
Peki, Ergenekonun içindeki JİTEMe ne diyorlar?
JİTEMin öldürdüğü Kürtlerin isimlerini ve hangi kuyulara atıldıklarını açıklayan itirafçıların söyledikleri yerlerde kemiklerin bulunmasına ne diyorlar?
O Kürtleri aslında AKPlilerle Fethullahçılar öldürüp gömdü, bunların yerini açıklayan itirafçılar da AKPli mi diyorlar?
Yargıtay, şeriatçı görüntüsüyle Danıştayı basıp bir yargıcı öldüren katilin Ergenekonla ilişkisi olduğuna hükmedip, davayı Ergenekon davasına kattı.
Buna ne diyorlar?
Yargıtay da AKPlilerle Fethullahçıların eline geçti mi diyorlar?
Güçlükonakta öldürülüp yakılanların kimlikleri tertemiz biçimde askerlerin cebinden çıktı?
Buna ne diyorlar?
O askerler de AKPli ve Fethullahçı mı diyorlar?
SAT komandolarına komşu olan ve Bedrettin Dalana ait bir araziye gömülmüş bir cephanelik çıktı önceki gün, bununla ilgili olarak subaylar gözaltına alındı.
O subaylar da aslında Fethullahçı mı diyorlar?
Askerî bir bölgeye kontrol noktalarından geçerek AKPlilerle Fethullahçılar cephaneliği gömdü ve bunu subayların üstüne attı mı diyorlar?
O subayların gözaltına alınmasına izin veren Genelkurmaya ne diyorlar?
Genelkurmay da AKPli ve Fethullahçı mı diyorlar?
Biliyor musunuz bazen insan körleşir ve gerçekleri görmez.
Belki biz körüz, Genelkurmayın resmî kâğıtlarına yazılmış belgelerin AKPliler tarafından yazıldığını, darbeci generallerle işadamlarının, profesörlerin konuşmalarının AKPlilerle Fethullahçıların yaptığı konuşmalar olduğunu, orduya ait o silahların ülkenin dört bir yanına AKPlilerle Fethullahçıların eliyle gömüldüğünü, o silahları veren subayların da aslında AKPli olduğunu, JİTEMin adam öldürmediğini, o Kürtleri de AKPlilerle Fethullahçıların öldürdüğünü kavrayamıyoruz.
Ya da...
CHP, bazı gazeteler ve yazarlar, darbe hazırlığındaki büyük bir cinayet şebekesini gözlerden saklayabilmek için olağanüstü bir çaba gösteriyorlar.
Avukat rolüne soyunarak bu şebekenin işbirlikçiliğini yapıyorlar.
Ya biz satılmış ve sersemiz ya da onlar ciddi bir cinayet şebekesinin yardakçıları.
Bunu anlamanın tek yolu somut olaylarla konuşmak.
Şimdi onlar anlatsın, resmî belgelerdeki lahikaları, fişlemeleri, Genelkurmayın kullandığı STKları, JİTEMin cinayetlerini, Güçlükonakı, 33 askeri, Danıştay cinayetini, bulunan cephanelikleri, tutuklanan subayları, telefon konuşmalarını, Karargâh Evlerini, Özdenin ve Balbayın günlüklerini nasıl gördüklerini.
Anlatsınlar da bir anlayalım bakalım kim kör, kim işbirlikçi, kim suç ortağı...