Doların azizliği!

Doların azizliği!

Hangi ekonomik gelişmeyi hangi veriyi kullanarak izlememiz gerekiyor? Dün olduğu gibi bugün de büyük sorunlarımızdan birisi veri kullanma tercihimizden kaynaklanıyor.

Geçen yıllarda yanıltıcı veri kullanma eğilimlerine sıkça dikkat çekerek "ya tersine dönerse nasıl izah edilir" sorusunu sıkça sormuştum. Örneğin ülkemizin milli gelirini dolar olarak ifade etmenin ve dolar bazında artışın gerçekçi olmadığını defalarca izah ettim. Keza aynı yanıltıcı eğilimi iç borçların ifadesinde de sıkça izah ettim. Ve maalesef ki yanıltıcı veri kullananların hepsi bu verilerin altında kaldı.

İç borçlar sanıldığı kadar büyümezken aslında milli gelirimizin de sanıldığı kadar büyümediğini artık görebiliyoruz veya göreceğiz. Yanıltıcı verileri kullananlar artık doların azizliğine uğramış bir halde yeni değerleri izlemekle yetinme durumunda kalıyorlar.

Bizim milli gelirimiz 230 milyar dolardan 750 milyar dolara katlanırken gerçek artış ancak yüzde 60 düzeylerinde kalmıştı. Keza borçlara battık diyenler de şimdi borçların dolar bazında düşmesi karşısında artık ağızlarını açamıyorlar. İç borçlar 2005'den beri nominal olarak bile neredeyse yerinde saymakta sadece doların düşmesi ile fiktif artışlar vardı.

Bugün bir başka gerçeği irdelemek istiyorum. Dış ticaret verileri geldikçe karşımıza çıkan inanılmaz daralmalar ne kadar gerçek?

Dün açıklanan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre Ocak ayı ihracatımız bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 28 daralarak 7.5 milyar dolarda kaldı. Keza dış ticaretimizdeki daralma Ekim ayından beri hızla sürüyor. Hem ihracat hem de ithalat daralırken ithalattaki gerileme daha yüksek oranda gerçekleşiyor.

TÜİK verilerinden ihracat rakamlarına kısaca bakalım. Eylül 2008'de 12,8 milyar dolardan Ekim'de 9,7; Kasım'da ise 9,4 milyar dolara düşerken Aralık ayında 7,7 milyar dolarda kaldı. Aylar itibari ile büyük çöküş adeta devam ederken TIM verileri Ocak ayında da ihracatın düşük seviyede kaldığı gösteriyor.

Oysa dış ticarette TÜİK'in miktar endeksleri farklı daralmaya işaret ediyor. İthalatta Kasım ayında yüzde 27 daralma görülürken ihracatın miktar endeksi yüzde 10 oranında daralmış. Miktar endeksleri krizle orantılı sayılabilecek bir daralma yaşarken fiyatlar neden çok daha büyük oranda geriliyor?

Sorunun cevabını yine doların azizliği vermektedir. Bir örnekle olayı açıklayalım. Mesela Kasım 2008'de yapılan 9,4 milyar dolarlık ihracatın 4,3 milyar dolarlık kısmı avro parası üzerinden gerçekleşti. Oysa Kasım ayında avro dolar karşısında 1,27 değerler ile adeta erimiş bir durumdaydı.

Bu ne anlama geliyor: Kasım ayında 1 milyar avro ihracat dolar olarak 1 milyar 270 milyon dolar olarak ifade ediliyordu. Oysa Haziran ayında aynı avroluk ihracat 1 milyar 570 milyon dolar karşılığa denk geliyordu. Doların değer kazanma oranı Kasım ayında avro bölgesine ihracatta yüzde 20'lik fiktif gerileme göstermiştir.

İhracatımızın da yaklaşık olarak yarısını avro bölgesine yaptığımız görülmektedir. Bu hesapla ihracat hacmimizde yaşanan daralmanın sadece Kasım ayında yüzde 10'luk etkisi olduğunu görebiliyoruz.

Aralık ayında tatil sürelerinin etkisi nedeniyle daralmanın gerçek boyutunu hesap edemezken TÜİK'in Ocak 2009 resmi dış ticaret verilerini bekleyeceğiz. Ama özet bilgiyi yine de verebiliriz.

Geçmişte doların değer kaybı ile aşırı artış gösteren dış ticaretle çok övünülmemesi gerekiyorsa şimdi de krizle daralan dış ticaretin gerçekte aynı derecede daralmadığını düşünerek çok korkmamamız gerekiyor.

Evet kriz var ama doların azizliği de cabası…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi