Gazete okuyun... Canınıza okunmadan

Gazete okuyun... Canınıza okunmadan

Dün de yazdık... Başbakan Tayyip Erdoğan’ın; İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ve özellikle de ABD’li moderatör David Ignatius’a “tepki” göstererek “Davos oturumu”nu terketmesinin, gerek “seçim sonuçları”na, gerek “gazete tirajları”na etkisi, tartışma gündeminde... Ve yine dün de aktardığımız gibi, “Davos’taki dik duruş”un gazete tirajlarına yansıması, Ertuğrul Özkök’ün ifadesiyle, Hürriyet’te artı 30 bin, Vakit’te artı 9 bin olmuş... Hatırlayacağımız gibi; Özkök, haberlerin veriliş tarzını da “kategorize” etmiş, kendilerinin bu olayı “serinkanlı” verdiğini, bazı gazetelerin ise “tam sayfa alkış” tuttuğunu, ama okuyucuların “serinkanlı” gazetelere itibar ettiğini, Vakit gibi “delikanlı” gazetelerin ise daha az tiraj aldıklarını iddia etmişti...
Oysa, dün de ifade ettiğimiz gibi; Hürriyet gazetesi, eğer “Vakit’in aldığı tiraj oranında fazladan satış yapmış olsa” idi, “30 bin” değil, en az “90-100 bin” satması gerekiyordu...
Çünkü Hürriyet, zaten Vakit’in 3-4 katı bir tiraja sahip!.. Demek oluyor ki; insanlar, “Vakit’e daha çok itibar” etmişler... Bu ilgi için, herkese şükranlarımızı sunuyoruz... Dün, işte bu gerçeği ortaya koyarak; Özkök gibilerin “sap” ile “saman”ı birbirine karıştırmaması gerektiğini anlatmaya çalıştık.
DAVOS KADAR ÖNEMLİ OLAYLAR
Ama, bu vesileyle ortaya koymak istediğimiz bir gerçek daha var:
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “Davos oturumunu terkederek” bu millete yaşattığı coşku ve heyecan, bütün gazetelere olduğu gibi, Vakit’e de “artı 9 bin tiraj” sağlıyorsa, burada durup, düşünmek gerekir...
İnsanımız, sadece “dünya çapında olaylar” cereyan ettiği zaman mı “gazete okumaya ihtiyaç” hissediyor?
Bu ülkede veya dünyada, hemen her gün “katliam”lar, “cinayet”ler, “tecavüz”ler, “gasp”lar, kısacası “zulüm”ler ve “darbe girişimleri” meydana geliyor... Tamam, bütün bunların, belki “Davos’taki dik duruş” kadar önemi yok ama unutmayalım ki, “Davos’taki tavra zemin hazırlayan” da, “Terör Devleti İsrail”in Gazze’de giriştiği “soykırım amaçlı katliam”larıdır!..
Ama, şunu söylemek durumundayız:
“Filistinli Müslümanlar”ın tepesine “bomba”lar ve “füze”ler yağarken, her bomba ve füze “yüzlerce çocuğun ölümü”ne yol açarken; bu gazetenin gündeminde “Filistin”den başka bir olay yoktu...
Evet, yoktu...
Çünkü Filistin, Vakit için “ilk ve tek gündem” maddesiydi!.. Tabiî, “bütün Müslümanlar” için de!..
Acı ama, gerçek;
Bir ay boyunca, hemen her gün Gazze’den verdiğimiz haberler, Davos’tan verdiğimiz haber kadar yankı yapmadı!..
Daha açık ifadesiyle;
“Tepki”ler, tirajlara pek o kadar yansımadı!..
Neden acaba?..
“Sevinç, heyecan ve coşku” duyduğumuzda hemen “bayi”lere koşup “gazete” alıyoruz da, “üzüntü ve acı”larımız gündeme getirildiğinde, aynı duyarlılığı niye göstermiyoruz?..
Tamam; zaten sürekli “üzüntü ve acı” yaşadığımızdan, belki “sorumluluklarımızla yüzleşmek” istemiyoruz... Belki de “sevinç ve coşku”larla moral bulmak istiyor olabiliriz... Ama, şunu da kabul etmeliyiz ki; Erdoğan her zaman Davos’a gitmez, Peres her zaman “edepsizlik” yapmaz, ABD’li moderatör her zaman “densizlik ve terbiyesizlik” etmez!..
Kısaca ifade etmek gerekirse;
Her zaman, “Davos” bulamayız ki!..
Zaten bulsak da;
“Birincisi”nin tesiri olmaz!..
DAĞITIMDA SORUN YAŞAYAN ABONELERİMİZ
Olayın bir boyutu böyle... Bu vesileyle, bir başka boyutunu da gündeme getirelim...
“Davos olayı”nın cereyan ettiği gün, “son gelişmeleri” aktarabilmek için, ister istemez “baskı saatimiz” gecikti... Dolayısıyla, “abone” olan okuyucularımıza gazete biraz geç gitmiş...
Hatta bazı okuyucularımız, “öğleye doğru bile” gazetelerinin gelmediğinden şikâyet etmişler!..
Doğrudur, “dağıtım”da bir gecikme oldu... Bu gecikmeden dolayı “abone”lerimizden özür diliyor ve bir daha tekerrür etmemesini temenni ediyoruz...
Ancak, hemen ifade edelim ki;
Gerek “teknik bir arıza”dan, gerek bir “son dakika haberi”nden dolayı, “dağıtım”da zaman zaman gecikmeler olabilir!..
Olmuştur... Olacaktır!..
Dağıtımda problem yaşayan okurlarımız için bir sözümüz yok... Ama, “abone olduğu halde gazetesinin gelmediğinden” veya “geciktiğinden” şikâyet eden okurlarımızdan bir “rica”mız olacak...
Eğer, “sık sık gecikme” yaşıyorlarsa, “aboneliklerini iptal” edip, “gazete bayileri”ne yönelsinler ve “gazete”lerini oradan alsınlar... Eğer, orada da “gelmedi” veya “kalmadı” gibi bir “bahane” ile karşılaşırlarsa, “bir telefon açmaları” ve “bayinin yeri”ni bildirmeleri yeterli olacaktır!..
Biz, gereğini yaparız!..
SABAH ERKENDEN BAYİYE GİDENLER
İşin doğrusu, “gazetelerini bayiden alan” insanlara, zaman zaman imrenerek bakıyoruz...
Sabah erkenden, belki “kahvaltı”larını bile yapmadan, giyiyorlar “eşofman”larını, gidiyorlar en yakın “büfe”ye veya “market”e...
Dönüşte; ellerinde bir “ekmek” poşeti, koltuklarının altında da “gazete”ler!..
İşte bunları görünce; “Niye olmasın” diyoruz, “Vakit okuru niye aynısını yapmasın!?!”
Öyle ya;
Gidip “bayi”den Vakit almak, herhalde “evde gazete beklemek”ten daha iyidir!..
Tekrar ifade edelim;
Bu sözlerimiz, “dağıtımda problem” yaşayan “abonelerimiz” içindir!.. Gazetelerini zamanında alan abonelerimiz “abone” olmaya devam edebilir!..
Ama, “bayi”ye gidip de, oradan bir gazete almanın, en azından, şöyle bir ana başlıklarına göz gezdirmenin tadı bir başka olsa gerek!..
Tabiî, bunu bir “ihtiyaç” olarak görenler için!..
“Gazete okuma”nın, tıpkı “yemek yemek” ve “su içmek” gibi bir “ihtiyaç” olduğunu bilebilenler için!..
GAZETE OKUMAK “KÜLTÜR” İŞİDİR!
Bu vesileyle, şunu da söyleyelim:
Gazete okumak, zannedildiğinin aksine, kesinlikle “kültürlü insan” işi değildir...
Ama gazete okumak, gerçekten de “kültür” işidir!
Evet, “alışkanlık”tır!..
Ertelenemez bir alışkanlık!..
Gazete okumak, aynı zamanda bir “duyarlılık göstergesi”dir... Türkiye’de olup-bitene duyarlılık, dünyada cereyan eden hadiselere duyarlılık!..
Meselâ Türkiye’de, “Ergenekon Terör Örgütü” gibi bir örgüt ortaya çıkarılmış ve bu örgütle ilgili hemen her gün yeni yeni gelişmeler yaşanıyorsa!.. Meselâ, “çürük raporu alıp askerlikten yırtan general yakınları” deşifre ediliyorsa... Meselâ, “Çarşaflıya rozet ve her mahalleye Kur’an kursu açılımı”nın perde arkası aralanıyorsa, topraktan “mantar” biter gibi “cephanelik”ler fışkırıyorsa, hiçbir insan, bunlara “bigâne” kalamaz!.. Kalmamalıdır!.. Kalıyorsa, “duyarsız”dır!..
“Duyarsız” insan da “ot” gibidir!..
Fikirsiz, dertsiz ve çilesiz!..
GELİŞMİŞ ÜLKELER VE GAZZE TİRAJI
Bütün bu söylediklerimizin özü ve özeti şu: Haberleri “televizyon”dan izleyebilir, “internet siteleri”nden takip edebilirsiniz, ama mutlaka “gazete okumalı”sınız!..
Çünkü, “gazeteyi elinize alıp okuma”nın, tek tek sayfaları çevirmenin, kısacası gazeteyi “elde tutma”nın, onu “sahiplenme”nin hazzı bambaşkadır!..
“Haberleşme teknolojisi”nin baş döndürücü bir hızla geliştiği günümüzde; elbette “televizyon” da olacaktır, “internet sitesi” de, “cep telefonları” da!..
Ama, “gazete”nin yeri başka!..
Biliyorsunuz... “Gelişmiş ülkeler” sıralamasının ilk basamaklarında yer alan ve dolayısıyla “bir sürü televizyona, birçok internet sitesine sahip” olan “4.5 milyonluk Norveç”te, günlük satılan “gazete”lerin toplamı “3,5 milyon adet”tir!..
Ki, bu rakam Japonya’da çok daha yüksektir!..
70 milyonluk Türkiye’deki gazete satışları “5 milyon civarında” iken Japonya’da “sadece bir gazetenin satışı 10-15 milyon civarı”ndadır!..
Teknoloji ise, işte teknoloji!..
Gelişme ise, işte gelişme!..
Televizyonsa televizyon, internetse internet!..
Peki, bunun izahı ne?..
Dedik ya;
Gazete okumak, bir “kültür” işidir!..
Okuyun!.. Gazete okuyun!..
Vakit okuyun!..
Okuyun ki, “haber”lerden haberdar olun!..
Eğer “gazete okumaz” iseniz, bir gün “canınıza okunur” da haberiniz olmaz!..
Selam, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi